GERÇEĞİN SAVAŞÇISI İNSAN İRADESİNİN YENİLMEZLİK TİMSALİ Soylu bir ailenin çocuğu olarak 1548 yılında İtalya'nın Nola kasabasında dünyaya geldi. On altı yaşındayken Dominikan tarikatına girdi. Kopernikus sistemi ile tanışınca, Bruno tarikat mensubu bir kişi olmaktan sıyrıldı. Bilimsel çalışmaları ve felsefi düşünceleri nedeniyle dinsizlikle suçlandı. Engizisyonun kovuşturmalarına uğradı. İtalya’da çalışmalarını yürütemez duruma gelince Fransa’ya geçti. Burada dinsel baskıları eleştiren çalışmaları yürütür. Daha sonra Londra’ya geçerek hicivli diliyle otoriteleri rahatsız eder. Oxford’daki bir tartışmada üniversite profesörlerini mat eder. Öğrenciler çoşku içindedir, yeni düşüncelere sarılırlar. Sonra yine Paris’e geri dönmek zorunda kalır. Aristoteles’in doğa felsefesine karşı Bruno’nun evrenselliği çarpışır. “Sınırsız mekandaki sonsuz maddeler bir bütünlük içindedir. Dünya sonsuz gezegenler ve yıldızlardan sadece biridir ve hiçbir ayrıcalığı yoktur. Uzay yaratılmamıştır ve
1848'lerde Avrupa'da dolaşan heyula (hayalet) Komünist Manifesto ile dile geldi. 1871'de Parisli işçiler zamanı olmasa da 'komün'lerini kurarak göğü fethe çıktılar. '17 Ekim Devrimi'yle dünyanın 1/6'inde sömürüsüz bir kardeşlik sofrası kurdular. Olmadı, yıkıldı. Bir daha yıkılmamak üzere yeniden kuracaklar ve bu kez bütün dünya emeğin dili'ni konuşacak! Çünkü,Can YÜCEL'in dediği gibi: "Dönüyor! Tarihin çarkına tüküren çark..."