NOHUT VE KURU FASULYE FİYATLARINDA SUÇLU ÜRETİCİ Mİ?
Kurufasulye ve nohut fiyatları yükseliyor. İşte songünlerin birkaç haberi:
-
Nohut fiyatı %50 arttı.
-
Kuru fasulyenin fiyatı 16 Lirayı buldu!
-
Fasulye nohutta fiyat artışları vatandaşın cebini
yakıyor.
Nohut ve kurufasulyen fiyatta et ile yarışıyor. Yıllar önce kuru fasulyenin üretimi 400-500 bin tondan bugün
150-200 bin tonlara geriledi. Kurufasulye ve nohuttaki
fiyat yükselişine karşı hükümetin çözümü ithalat yapmak…
İthalat nohut ve kurufasulyedeki fiyat yükselişini
durdurulabilir mi?
Nohut ve Kurufasulye üretiminin ülke gereksinimini
karşılayamaması, iç tüketimi karşılamak için ithalata başvurulması bir çözüm
olamıyor. Yükselen fiyatı dengelemek için başvurulan “daha fazla ithalat”
önlemi Dolar’ın yüksek olası ve üretici ülkelerdeki sorunlar nedeniyle kısır
döngüye neden oluyor. “İthal ederim, fiyatı düşürürüm” düşüncesi geçerli
değil.
Ülkemiz tarım potansiyeli olarak bulunması gereken düzeyden çok daha gerilerdedir. Kendine yeten konumunu kaybederek tarım ürünlerinde ithalatçı ülke haline geldik.
Tarım politikalarını sorgulayarak yerli potansiyelimizi harekete geçirmenin yollarını aramalıyız. Kırsal bölgelerden tarımsal üretimde kopma ve kaçışın nedenlerini araştırmalıyız. Kırdan kente gelen her birey tüketici olarak işsizler kervanına katılıyor.
Birde piyasadaki spekülatif etkenler eklendikçe fiyatlar yükseliyor.
Türkiye’de kırsalda küçük üreticinin tasfiyesiyle ortaya çıkan ekim alanlarının küçülmesi, kırın insansızlaştırılması süreci böyle devam ettikçe gelecekte daha zor günlerin geleceğini bilmeliyiz.
Ülkemiz tarım potansiyeli olarak bulunması gereken düzeyden çok daha gerilerdedir. Kendine yeten konumunu kaybederek tarım ürünlerinde ithalatçı ülke haline geldik.
Tarım politikalarını sorgulayarak yerli potansiyelimizi harekete geçirmenin yollarını aramalıyız. Kırsal bölgelerden tarımsal üretimde kopma ve kaçışın nedenlerini araştırmalıyız. Kırdan kente gelen her birey tüketici olarak işsizler kervanına katılıyor.
Birde piyasadaki spekülatif etkenler eklendikçe fiyatlar yükseliyor.
Türkiye’de kırsalda küçük üreticinin tasfiyesiyle ortaya çıkan ekim alanlarının küçülmesi, kırın insansızlaştırılması süreci böyle devam ettikçe gelecekte daha zor günlerin geleceğini bilmeliyiz.
Tarımsal üretimin ülkemiz için stratejik bir faaliyet olduğunu
tespit etmek durumundayız. Tarımdaki yüksek girdi maliyetleri, üreticilerin
belini büküyor. Tarımsal desteklemelerin azlığı ve dengesizliği,
Kooperatiflerin ve çiftçi birliklerinin işlevsizliği ve yeni kooperatiflerin
desteklenip planlanmasının olmaması, 3.5 milyon hektar tarım alanının üretim
dışı kalmış olması, Tohum Yasası’nın yerli tohumu yok etme tehlikesi, GDO
tehlikesi, hibrit tohumlarla yabancı tohum tekellerine bağımlılığın yanı sıra
yerli kaynakların yeterli yaygınlıkta araştırılıp ıslah ve geliştirme
çabalarının eksikliği, Tarım politikalarının İMF ve DB direktifleriyle dışa
bağımlı kılınması gibi nedenler tarımımızı bitme noktasına getirmiştir.
Sorun nohut ve kurufasulye sorunu değildir. Sorun
yapısaldır ve sorumlular 1980’lerde başlayan tarıma desteğin kaldırılacağı sözününün
gereğini yapan hükümetlerdir ve bunun bir devlet politikası olarak her
hükümetçe uygulanmış olmasıdır.
İklimsel ve biyolojik çeşitliliğimiz kıta özelliğindedir.
Bu önemli zenginliğimizi pamukta ABD ve Yunanistan’a teslim ettik. Tütünü
ABD’li Virginia tütün üreticisine teslim ettik. Şeker Pancarını Cargill’e feda
ediyoruz. Mercimeğimiz bir kutup ülkesi olan Kanada’ya teslim edildi.
Yerel üreticiyi koruyup kollamak yerine; ithalat
kapılarını açarak uluslararası tekellerin ülke kaynaklarını yok etmesine yol
açmış oluyoruz.
Günümüzde dünyanın en büyük tarım üreticilerinde birisi
ABD’dir. ABD kendi üreticisini önemli desteklerle koruduğu gibi ihracatı
teşvik için kullandığı desteklemenin de
%46’sını tarıma aktarmaktadır.
Dünyada tarım ürünlerinin fiyatları sürekli düşerken, ülkemizde
fiyat artışları neredeyse kader oldu.
Nohut ekiminin azalmış olması, Meksika ve Hindistan'dan nohut almamız. Doların
da yüksek olması ithal nohutun fiyatını da yükseltiyor.
Kuru fasulyenin fiyatının yükselmesine
neden olan sebep ise Arjantin’deki kuraklık ve Çin’deki aşırı yağışların
ithalatı olumsuz yönde eklilemesidir. Fasulye alımlarında Toprak Mahsulleri
Ofisi’nin devreye girmemesi ve tüccarın ise üreticiyi düşük fiyata mecbur
bırakmasıyla zarar eden üretici bu üründen vazçemesi de etkilidir. Türkiye
Zirartçiler Derneği Başkanı Yetkin şöyle diyor:” çiftçiler; destek primi aldıkları için
mısır, buğday ve ayçiçeği üretmeyi tercih etti.” demektedir.
Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı’nın Tarım TV’si kuru fasulyedeki fiyat sorununu tamamen
küresel bir sorunı olduğunu söylüyor. “Ulusal Baklagil Konseyi Başkanı Mahmut
Arslan, kuru fasulyedeki fiyat artışının sadece Türkiye’de yaşanmadığını,
Çin’deki olumsuz hava koşullarından dolayı çiftçinin başka ürünlere yönelmesi
ve Güney Amerika’daki kuraklık nedeniyle” ortaya
çıktığını belirtiyor. Burada dikkat edilirse dışa bağımlı tarım politikaları sonucu üretemez hale gelen üretici suçlanmaktadır.
Ya da dünyadaki üretici ülkelerdeki sorunlar bu sonucu yaratıyormuş... Ülkemizdeki tarımı bu düzeyde tahrip eden dışa bağımlı politikaların hiçbir etkisi yokmuş gibi geçiştiriliyor. Ya da çarpıtılıyor.
Ya da dünyadaki üretici ülkelerdeki sorunlar bu sonucu yaratıyormuş... Ülkemizdeki tarımı bu düzeyde tahrip eden dışa bağımlı politikaların hiçbir etkisi yokmuş gibi geçiştiriliyor. Ya da çarpıtılıyor.
Bugün nohut – kurufasulye yarın başka bir ürün
farketmiyor. Tarımı tekellerin vahşi yağmasından kurtarmadığıız sürece
üreticinin geleceği daha da zorlaşacaktır
Üreticiyi açlığa mahkum
edenler onları suçlayarak sorunluluktan kurtulamaz.Kemal Kurtul (Zir. Müh.)
Yorumlar
Yorum Gönder