Ana içeriğe atla

BİLİMİ HALKLA BULUŞTURAN BİLİM İNSANI: ARŞİMET


Bilime sayısız katkılar sunan Arşimet o dönemde Yunan adası olan Sicilya’nın Sirakuza şehrinde doğmuştur.(MÖ:287)
Dönemin bilim insanları Dünya'yı ve Evren'i anlamaya ve onu hesaplamaya çalışıyorlardı
Dünya'yı, Ay’ı, Güneş’i ve yıldızları nasıl ölçeceklerdi? Yıldızlar ne kadar uzaktaydılar? Evren’i kim ölçecekti?
İskenderiye bilim ocağında yetişmiş Arşimet bu işi üzerine aldı.
Çalışmalarına o güne kadar astronomların kafasını yoran sorun olan dünyayı ölçmekle işe başladı. Arşimet,İskenderiye Kütüphanesine sunmasına rağmen kabul görmeyen "Kum Tanelerinin Sayısına Dair’ kitabını Kral Gienon’a sunarak: “Syrakuzai’de ya da Sicilya’daki kumları değil, üzerinde insanın yaşadığı ve yaşamadığı, bütün kıtaları kastediyorum.” diyecektir.
Kum taneciğini baz alarak ölçümler yapan Arşimet yıldızların çok uzak olduğunu öğrenmiştir. İskenderiye’de Nil nehrini dizginleyerek tarlaların sulanmasında kullanılan Arşimet Burgusu’nu icad etmiştir. Ve bu icadı uzun sure İspanya'daki madencilerin yeraltı sularıyla başa çıkmalarına hizmet etmiştir.
Bilimsel çalışmalarına engel çıkaran İskenderiye’den Sirakuza’ya döner. Burada en zor matematik ve Mekanik sorularını çözmeye koyulur. Demokritos yöntemiyle farklı biçimlerdeki nesnelere ait soruların kolayca çözüldüğünü görerek hesaplamalarını yapar.
Bilimsel çalışmalarını İskenderiye’deki arkadaşlarına da yollayarak: Demokritos yönteminin incelenmesini önerir ve kendi aklına gelmeyen yeni teoremler bulabilecekleri umuduyla bilimsel çalışmaları olabildiğince yaygınlaştırmaya çalışır. Başka bir arkadaşına yazdığı mektupta: “gelecek
araştırıcılara yardım olsun diye, keşiflerini herkese bildirmeyi borç saydığını” yazar.
Arşimet bilimsel sonuçlarını gerektiğinde herkese karşı koyarak da savunurdu. Bu konuda tavizsizdi. Dünya’nın Evren’in merkezi Kabul edilen bir dönemde Samoslu Aristarkhos’un yıldızların ve güneşin sabit olduğu, dünyanınsa güneşin etrafında döndüğü inancını izlemiştir.
"Mesnetler Kitabı" yazarak inşaatçılara yardım etmiş bir mühendistir de. Zor olanı çözmekten yılmaz.
Kral saf altından yapılmasını istediği tacından şüphelenip tacın saf olup olmadığını Arşimed’e havale eder. Suyun kaldırma kuvvetinden faydalanarak taca ne kadar gümüş katıldığını bulduğu zaman “Eureka” diye hamamdan eve koştuğu söylenir.
Çok büyük yapılıp denize indirilemeyen gemiyi denize indirme işi Arşimet’e verilir.
Kaldıraç yasalarını kendisi bulan Arşimed için bu iş çocuk oyuncağıdır.
Arşimet, dev geminin etrafına bileşik bir kaldıraç ve makaralar sistemi kurmuş. Yüzlerce el, halatlara sarılmış ve ağır gemi, rahatça suya indirilmiş.
Yine söylentiye göre, bunu gören Syrakuzai hükümdarı Hieron; “Bundan sonra, Arşimet ne derse ona inanılmasını istiyorum!” diye bağırmış.
Arşimet bilimsel çalışmalarını arkadaşlarıyla paylaşarak bilimin ışığının heryana yayılmasını savunmuştur.
Bilim adamı olarak bilimsel keşiflerini toplumun hizmetine sunmuştur. Yaşadığı şehrin (Sirakuza) Romalılar tarafından saldırıya uğraması üzerine Vaktiyle hükümdar Hieron, mekaniğin önemini anlayarak Arşimet’ten, hem savunma, hem de kuşatmada hücum için kullanılabilen çeşitli makineler ve tesisler yapmasını istemişti. Roma saldırganlığına karşı şehrin savunmasını Arşimet örgütleyecekti.
Yapılan makineler Syrakuzaililerin işine yarayacaktı. Kolayca teslim olunmayacaktı.
Romalılar şehri iki yandan kuşattıkları zaman, Syrakuzaililer korkmuşlardı. Çünkü böyle korkunç bir kuvvete direnilebileceğini hiç ummuyorlardı.
Tam o sırada Arşimet, savaş araçlarını harekete geçirmişti. Çeşitli oklar ve inanılmayacak kadar
büyük taşlar, gürültüyle ve korkunç bir hızla düşman piyadesine doğru uçuyorlardı.
Bunların darbesine hiçbir şey dayanamıyordu. Düştükleri yeri yıkıp düşmanın saflarını bozuyorlardı.
Halkıyla bütünleşen Arşimet ve makineleri yüz kollu dev gibi oklar atıyor. Bu savunma karşısında çaresiz kalan Romalıların komutanı Marcellus kendi mekanikçilerini aşağılayarak küçük bir şehri alamayan ordusuna feryat ediyordu.
Tarihçi Plutarkhos, Romalıların 8 ay gibi uzun bir kuşatma sonrasında ne yapıp edip Syrakuzai’yi ele geçirdiklerini anlatır. Romalılara yardım eden ise ihanet olmuştur. Arşimet’in de bağlı olduğu halk partisine düşman olan zenginler Romalıların safına geçmişlerdi.
Yenilen şehire dalan Romalılar ele geçirdikleri herkesi kılıçtan geçirmişlerdi. Roma kılıcı Arşimet'inde boynunu vurur.
Eski bir mozayik resim, bu anı tespit etmiştir. Resimde Arşimet yatağa yanlamasına uzanmıştır.
Önünde üç ayaklı bir masa. Masada, üzerine kum serpilmiş bir tahta. Arşimet, bu kumların üzerinde geometrik resimler çizerken, başının üstünde Romalı askerin kılıcı. Askeri gören Arşimet’in “Dairelerime dokunma!” dediği söylenir.
Arşimet, kendini unutmuş, aklını fikrini hep bilime vermiştir.
Bilim, cahil Romalı askerlerin nesine gerekti!
Ve Arşimet, yaptığı çizimlerin üzerine yüzüstü düşer. (MÖ 212)
Arşimet, bilimi halkın hizmetine sunmuş, halkla bütünleşmiş ve yine halkıyla birlikte bilim düşmanlarınca katledilen bir bilim insanıdır.
Halklar ve “geleceğin araştırıcıları” seni hiç unutmayacaklar Arşimet!
Çünkü bilimle kuşanan halkın yenilmeyeceğini bize öğreten sensin Üstad!
Derleyen: Kemal Kurtul

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

MADEN ATIK BARAJLARI VE ÇEVRE

Yağmur Yağmasın Siyanür Akmasın! Kemal KURTUL Ziraat Mühendisi 11.05.2011 Ülkemizde 50-100 milyon metreküp zehirli maden atığı olduğu tahmin edilmektedir. Bu miktardaki bir atığın herhangi bir şekilde çevreye akmasıyla oluşacak yıkım da devasa olacaktır. Çevreye zararı olmadığı belirtilen Kütahya’daki atık su barajındaki bendin yıkılmaması için neredeyse “yağmur yağmasın” duasına çıkacağız. Kütahya Gümüşhacıköy yakınlarındaki Eti Gümüş AŞ’ye ait maden işletmesine ait olan siyanürlü atık depolama barajının bentlerinden biri kısmen yıkıldı. Üç kademeli olan barajda zehirli atıklar son sete binerek bu sette sızıntı meydana getirmeye başladı. Yöre halkının anlatımları ve Çevre Mühendisleri Odasının incelemelerine göre barajdaki sızıntılar tarlalara kadar ulaşmıştır. Ve bendin her an yıkılması tehlikesi mevcuttur. Yetkililere göre herhangi bir tehlike yoksa da; bu bölgede su içmek dahi yasaklanmalıdır. Çünkü her an siyanür zehirlenmesi yaşanabilir. Litrede 8 mg siyanür 60 kg’lık bir insan

GDO YÖNETMELİĞİ

GDO YÖNETMELİĞİ ÇIKTI Gen kaynaklarımız tehlilkede; gıdalarımız daha güvensiz! Dünyada gen transferleriyle üretilen GDO'lü tarımsal ürünlerin yaygınlaşması ile birlikte tüm ülkeler bu ürünlere karşı çeşitli önlemler ve uygulamalar hayata geçirdiler. Bazı ülkeler bu ürünlerin insana ve doğal flora ve faunaya verdiği zararı önemseyerek yasaklarken bazıları da sınırlı serbestlik yolunu seçti. Ancak başta ABD olmak üzere Çin, Brezilya, Hindistan, Arjantin, İspanya, Meksika'nın da içinde olduğu Otuzu aşkın ülke GDO'lu ürünleri serbest bırakmış durumda. Ülkemizde hükümetler ise bu GDO konusunda 1998'den beri beri bir “Biyogüvenlik Yasası” için tasarı hazırlamalarına karşın; bu ürünlerin ülkemize girişlerine sessizce onay verdiler. Öte yandan da GDO'lu ürünlerin ülkemizde yasak olduğunu açıklamaktan geri kalmadılar. GDO'lu ürünlerin Doğal ortama, insan sağlığına ve gen kaynaklarıne olumsuz etkileri bilim insanları ve araştırmacılarca ortaya konulup gerekli uyarıların y